''KUR POLİTİKASININ YANLIŞLIĞI ORTAYA ÇIKTI'' |
ANKARA - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, açıklanan enflasyon rakamlarını değerlendirirken, ''Sadece fiyat istikrarını sağlamak amacıyla kur politikasının bu şekilde izlenmesinin ne kadar yanlış olduğunu ortaya çıkmıştır'' dedi.
Basın mensuplarıyla sohbet eden Tüzmen, enflasyon rakamlarını değerlendirdi.
Merkez Bankası'nın enflasyon için koyduğu hedeflerin yere basan, gerçekçi hedefler olması gerektiğini, aksi takdirde inandırıcılığın azalacağını daha önce çok defa söylediğini hatırlatan Tüzmen, nitekim Merkez Bankasının bu hafta yaptığı açıklama ile daha gerçekçi enflasyon rakamlarını açıkladığını söyledi. Tüzmen, şunları söyledi:
''Görüyorsunuz sanayiden, üretimden fedakarlıkla aşağıya çekilmeye çalışılan enflasyon rakamları çok fazla fayda etmiyor. Bu dönemde bir ithalat patlaması yaşadık. Yerli ara malı yerine dışarıdan getirdiğimiz ara malı nedeniyle çeşitli sıkıntılarımız oldu, işgücü kayıpları yaşandı. Yani sonuçta enflasyonu aşağı çekmek ilk hedeftir, fiyat istikrarı ilk hedeftir. Ama fiyat istikrarını sağlarken sadece kuru kullanmak yanlıştır. Bence bu ortaya çıkmış oldu.''
|
 |
"ENFLASYON HEDEFİNDEN KESİNLİKLE UZAKLAŞMIŞ DEĞİLİZ" |
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, orta vadede amaçlarının, kamu borç stokunu aşağıya çekerek, parasal ve mali disiplin sağlayarak, Türkiye'nin rekabet gücünü, istihdamı, verimliliği ve altyapı yatırımlarını artırmak olduğunu söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Maliye Bakanlığı'nda düzenledikleri ortak basın toplantı ile 2008-2012 dönemini kapsayan orta vadeli mali çerçeveyi açıkladılar.
03.05.2008 - 16:57:00  |
 |
UNAKITAN: BÜYÜME ESKİSİ GİBİ DEVAM ETMEZ |
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ''Ekonomide stagflasyon, durgunluk olmaz, ama büyüme rakamları da eskisi gibi devam etmez'' dedi. Ekonomide 2008-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Mali Çerçeve'yi (OVMÇ) açıklamak üzere Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Unakıtan, ''ekonomide durgunluk yaşanması halinde, vergi gelirlerinde azalmanın nasıl önleneceği'' yönündeki soru üzerine, vergi artışlarına gerek olmadığını söyledi.
03.05.2008 - 16:45:00  |
 |
HİSSE SENETLERİ ORTALAMA %0,39 DEĞER YİTİRDİ |
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) işlem gören hisse senetleri geçen hafta ortalama yüzde 0,39 oranında değer yitirdi. Yeni Türk Lirası karşısında ABD Doları yüzde 2,86, avro yüzde 4,11 geriledi. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 6,45, cumhuriyet altınının satış fiyatı yüzde 6,00 düştü. Yatırım fonları geçen hafta ortalama kayda değer bir değişim göstermedi. Aylık mevduat faizinin haftalık net getirisi yüzde 0,26, haftalık reponun net getirisi yüzde 0,27 oldu.
03.05.2008 - 14:57:00  |
 |
Enflasyon işçi emeklisine 62 YTL kaybettirdi
3 Mayıs, 2008 13:23:00 (TSİ) |
|
Türkiye İşçi Emeklileri Derneği'nce (TİED) yaptırılan hesaplamada, enflasyon hedefinin tutturulamaması nedeniyle geçen 4 ayda en düşük işçi emeklisi aylığındaki kaybın 62 YTL olduğu belirtildi.
Dernekten yapılan açıklamada, emeklilere yılın ilk 6 ayı için verilen yüzde 2'lik zammın ikinci ayda tükendiği, 4 aylık enflasyonun ise yüzde 4,82 seviyesinde gerçekleştiği ifade edildi.
Emekli aylıklarına 4 aylık enflasyon rakamına göre zam yapılması durumunda en düşük işçi emeklisi aylığının 558,42 YTL yerine 573,96 YTL düzeyine çıkması gerektiğine yer verilen açıklamada, "tutturulamayan enflasyon hedefine göre yapılan zammın emekli aylıklarda kayba neden olduğu" kaydedildi.
En düşük düzeyde aylık alan bir işçi emeklisinin aylık kaybının 15,54 YTL olduğuna yer verilen açıklamada, geçen 4 aylık dönemde işçi emeklisinin kaybının, en düşük aylıklarda bile 62,16 YTL seviyesinde olduğu görüşüne yer verildi.
TİED Genel Başkanı Kazım Ergün, konuyla ilgili değerlendirmesinde, "ekonomik göstergelerin iyiye gittiği söyleminin inandırıcılığını yitirdiğini" savunarak, hedeflerde ve uygulanan programlarda revizyona gidilmesi kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Emeklilere hedeflenen enflasyon doğrultusunda zam verildiğini belirten Ergün, ancak enflasyon hedefinin ciddi biçimde sapması nedeniyle Ocak ayında işçi emeklilerinin aylıklarına yapılan yüzde 2'lik zammın anlamını yitirdiği görüşünü savundu.
"Emekli, dul ve yetimlerin yaşam savaşı verdiğini" ifade eden Ergün, özetle şunları kaydetti:
"Mutfaklarımıza atılan zam bombaları artık bizleri nefes bile alamaz hale getirmiştir. TÜİK tarafından hesaplanan enflasyon sepetinde kullanılan gıda ürünleri bile artık emeklilerin gıda sepetlerinde yer alamamaktadır. Yüzde 150-200 oranında artan fiyatlarıyla pirinç, mercimek, bulgur gibi ürünler artık sofralarımızda yer almamaktadır. Emekliler ucuz ekmek kuyruklarını mekan edinmeye başlamışlardır.
Emeklinin dayanacak takati kalmamıştır. Sürekli eriyen alım gücü enflasyon baskısı altında tamamen tükenmek üzeredir. En düşük işçi emeklisi aylığı 558,42, en düşük BAĞ-KUR emekli aylığı 409,20 ve en düşük memur emeklisi aylığı da 728,84 YTL'dir.
İnsanlarımız, açlık sınırının bile altında kalan bu gelirlerle geçinmeye çalışmaktadırlar. Enflasyonist baskılar karşısında ayakta duracak gücü bile kalmayan emekli, artık evinden çıkamaz hale gelmiştir."
Ergün, kayıpların en kısa sürede ortadan kaldırılması ve emeklilerin yeniden nefes alır hale gelmesi için emekli aylıklarının revize edilmesi gerektiğini belirterek, "Eğer bu da yapılamıyorsa, geçmişte olduğu gibi 'eşel-mobil sistemi'ne dönülmesini ve gerçekleşen aylık enflasyon oranları kadar zamların aylıklarımıza yansıtılmasını istiyoruz" dedi.
TİED'in, hedeflenen ve gerçekleşen enflasyon rakamlarını dikkate alarak emekli aylıklarına ilişkin yaptığı hesaplamalar şöyle:
Yüzde 2 zamlı Yüzde 4,82 zamlı Aylık 4 aylık
mevcut emekli emekli aylığı fark fark
aylığı (YTL) (YTL) (YTL) (YTL)
------------- ---------------- ----- -------
İşçi emeklisi 558,42 573,96 15,54 62,16
BAĞ-KUR emeklisi 409,20 420,53 11,33 45,32
Memur emeklisi 728,84 748,98 20,14 80,56
"Maaş artışı enkâza döndü"
BASK Genel Başkanı Resul Akay da yaptığı yazılı açıklamada, "enflasyon başta olmak üzere faiz ve dövizin 'S.O.S' verdiğini, bu durum karşısında dar ve sabit gelirli geniş kitlelerin ne yapacağını şaşırdığı" görüşünü dile getirdi.
Bakanlar Kurulu'nun önümüzdeki hafta yapılması beklenen toplantısının "ekonomi gündemli" olmasını isteyen Akay, şunları kaydetti:
"2008 yılı için yüzde 2 2 olarak öngörülen memur maaş artışının 4 aylık enflasyon oranı karşısında enkaza döndüğü dikkate alınarak memur maaşlarına, asgari ücrete, emekli, dul ve yetim maaşlarına gerçekleşen enflasyon oranında zam yapmalıdır. Sayın Başbakan ve kabine üyeleri, memurlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz sözünün arkasında durmalıdır."
Faiz dışı fazlada yeni hedef yüzde 3.5
3 Mayıs, 2008 14:33:00 (TSİ) |
|
Hükümet yeni milli gelir serisine göre bu yıl için yüzde 4.2 olarak ilan ettiği faiz dışı fazla hedefini yüzde 3.5'e çekti.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Maliye Bakanlığı'da düzenledikleri ortak basın toplantı ile 2008-2012 dönemini kapsayan orta vadeli mali çerçeveyi açıkladı.
Şimşek, burada yaptığı konuşmada, bugün açıklanan Orta Vadeli Ekonomik Program ile önümüzdeki 4-5 yıllık dönemde yapılacak yapısal reformlar ve altyapı yatırımlarını da içerecek şekilde bir öngörülebilirliği artıran perspektif sağlanmak istediğini söyledi.
Türkiye'nin kamu borç dinamiklerine ilişkin son gelişmeler hakkında da bilgi veren Bakan Şimşek, son yıllarda gerek mali disiplinde, gerek özelleştirme politikalarında son derece kararlı bir tutum sergilendiğini ve bunun sonucunda toplam kamu açığına ilişkin Maastrich kriterlerinin tutturulduğunu, AB tanımlı kamu borç yükünün de AB 27 ortalamalarının çok altına çekildiğini, faiz harcamalarının vergi gelirlerine oranının çok keskin bir şekilde düşürüldüğünü, kamu borcunun vade ve döviz kompozisyonunda çok önemli iyileşmeler sağlandığını kaydetti.
Kamu net borç stokuna bakıldığı zaman 2005 yılından bu yana sürekli bir şekilde net kamu borç stokunun aşağıya doğru indiğini belirten Şimşek, Türkiye'nin bu anlamda da 4 yıldır Maastrich kriterlerini tutturduğunu bildirdi.
Şimşek, "Burada özellikle 2 konunun altını çizmek istiyorum. Biz bu orta vadeli mali çerçeveyi açıklarken özellikle önümüzdeki dönemde Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak, Türkiye'de istihdamı artıracak, Türkiye'de altyapı yatırımlarını hızlandıracak bir perspektif sunuyoruz. Ama bu perspektif kamu borç stokunun 2002 yılı sonu itibariyle aşağı doğru gidişatını çok ciddi bir şekilde de öngörüyor. Hem bir yandan kamu borç stokunu aşağı çekeceğiz ve devam ettireceğimiz mali disiplin ile gerek Türkiye'de enflasyonun kontrol altında tutulması, gerekse cari açığın daha da kötüleşmemesi için yapılması gerekenleri içeren bir perspektif sunuyor" dedi.
Faiz dışı fazla hedefi revize edildi
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da, toplam kamu kesimi faiz dışı fazla oranının 2009 yılında yüzde 3, 2010 yılında yüzde 2,7, 2011 yılında yüzde 2,5 ve 2012 yılında yüzde 2,4 olmasının öngörüldüğünü açıkladı.
Bakan Şimşek ile birlikte düzenlediği basın toplantısında 2008-2012 dönemini kapsayan orta vadeli mali çerçeveyi açıklayan Unakıtan, mali programda 2008 yılına ilişkin yapılan revizyonun esas itibariyle makro ekonomik hedeflerde meydana gelen değişim ile merkezi yönetim bütçesinin gelir ve giderlerini etkileyen politika kararlarındaki değişikliklere dayandığını söyledi.
Unakıtan, aynı dönemde merkezi yönetim bütçesi tanımlı faiz dışı fazlasını ise sırasıyla yüzde 2,3, yüzde 2, yüzde 1,7 ve yüzde 1,7 olmasının hedeflendiğini vurguladı.
"Faiz dışı fazla sihirli rakamlar değil"
Faiz dışı fazla konusunun 2002'den itibaren Türk kamuoyunda fazlaca işlenen bir konu olduğunu kaydeden Unakıtan, "Bu da çok iyi bir şey. Yani kamuoyu da bununla ilgilenmeye başladı. Ancak her zaman buradan sizlere hitap ederken şunu söyledim; faiz dışı fazla bir sihirli rakam değildir, yani illa şu kadar olacak, illa bu kadar olacak diye onun üzerinde sihirli bir şekilde durmamız, yani (eskiden neyse aynen devam edecek) gibi düşünmemek icap ediyor" dedi.
Unakıtan, "Çünkü bizim gerek AB kriterlerine göre hesaplanan kamu brüt borç stokumuz, gerekse kamu net borç stoku oranımız devamlı suretle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya göre düşüş gösteriyor. Şimdi düşüş gösteren kamu borçlarına karşılık faiz dışı fazla ve diğer bazı kriterler de nazarı itibara alındığında faiz dışı fazla patikası sürekli olarak değişim gösterir. İşte bu da bunun bir yansıması" diye konuştu.
Unakıtan, faiz dışı fazla patikasının yükselmesi neticesinde 2007 yıl sonu itibariyle yüzde 38,8 olan AB tanımlı brüt kamu borç stokunun GSYH'ya oranının sonraki yıllarda da sırasıyla yüzde 37, yüzde 35, yüzde 33, yüzde 31 ve 2012 yılı sonunda da yüzde 30 olarak gerçekleşmesinin öngörüldüğünü bildirdi.
Bakan Unakıtan, bu planları hazırlarken, vergi ve özelleştirme gelirleri konusunda muhafazakar bir tutum sergilediklerini belirterek, ama uygulama gerçekleşmelerinin her zaman hedeflerin üzerinde olduğunu ifade etti.
Vergi gelirlerinin artırılması amacıyla vergi artışının olmadığını vurgulayan Unakıtan, "Eğer vergi gelirlerinde kalıcı bir artış olursa, faiz dışı fazla ve bütçe hedeflerini bozmamak şartıyla, yatırıma dayalı harcamaları artırabiliriz" dedi.
Bütçe açıklarının GSYH'ye oranı
Uzun yıllar yüksek seviyede seyreden bütçe açığı sorunları ile karşı karşıya kalan Türkiye'nin, son yıllarda gelir ve gider politikaları arasında gerçekleştirilen uyum, bütçe giderlerinde sağlanan etkinlik ve tasarruf ile vergi gelirlerinde gösterilen yüksek performans sayesinde bütçe açığının azaltılmasında önemli mesafe kaydettiğini anlatan Bakan Unakıtan, bu başarının altında, kararlılıkla yürütülen maliye politikaları ve gerçekleştirilen yapısal reformların olduğunu belirtti.
Kararlılıkla uygulanan mali disiplin sayesinde bütçe açıklarının GSYH'ye oranının yıllar itibariyle sürekli azalarak, 2002'de yüzde 11,5 iken 2007'de yüzde 1,6 olarak gerçekleştiğini kaydeden Bakan Unakıtan, bu yıl için bu oranın yüzde 1,4 düzeyinde gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi.
Unakıtan, bu oranın, 2009'da yüzde 1,4, 2010'da yüzde 1,3, 2011'de yüzde 1,7 ve 2012'de yüzde 1,6 olarak gerçekleşmesinin planlandığını bildirdi.
Hedeflenen bütçe açığı oranlarının gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin 2005 yılında yakalamış olduğu düşük oranlı bütçe açığı trendini 8 yıl boyunca aralıksız sürdürmüş olacağına işaret eden Bakan Unakıtan, bunun devam ettirilmesi, "eski krizlere, günlere dönülmemesi" için de sağlıklı vergi gelirleri ile harcama yapılması gerektiğini vurguladı.
Bütçe gelirlerinin GSYH'ye oranı
Belirlenen hedeflere ulaşmanın temel koşulunun bütçe gelir ve gider hedeflerinin gerçekçi ve sürdürülebilir şekilde belirlenmesi olduğunuv urgulayan Bakan Unakıtan, 2007'de yüzde 20,6 olan merkezi yönetimb ütçesi gelirlerinin GSYH'ye oranının 2008 ve 2009 yıllarında yüzde 20,4, 2010'da yüzde 20,3, 2011'de yüzde 20,2, 2012'de ise yüzde 20 seviyesinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü bildirdi.
Verilen bilgiye göre, vergi gelirlerinin GSYH'ye oranı, 2007 ve 2008'de yüzde 17,8 düzeyinde iken, 2010'da yüzde 17,7, 2010 ve 2011'de yüzde 17,6, 2012'de yüzde 17,4'e inmesi öngörülüyor.
Merkezi yönetim bütçesinin faiz dışı harcamasının GSYH'ye oranında 2012'de artış öngörüldüğüne işaret eden Bakan Unakıtan, bu artışta, GAP kapsamında yapılan yatırım harcamaları, mahalli idarelerin gelir paylarının artırılması ve istihdam üzerindeki prim yükünün azaltılması yönündeki harcamaların etkili olacağını bildirdi.
Özelleştirme gelirleri
Net özelleştirme gelirlerinin GSYH'ye oranının 2008'de yüzde 1,2, 2009'da yüzde 1, 2010'da yüzde 0,7, 2011'de yüzde 0,5 ve 2012'de yüzde 0,3 olarak öngörüldüğünü açıklayan Bakan Unakıtan, "Bunlar muhafazakar bir bakış açısı ile değerlendirilmiştir. Özelleştirme gelirlerinden merkezi yönetim bütçesine aktarılacak tutarlar, başta GAP olmak üzere, ulaştırma ve enerji altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılacaktır" dedi.
OVMÇ'nin hükümetin maliye politikasının temel pusulasını oluşturduğunu vurgulayan Unakıtan, OVMÇ'nin en önemli hedefleri arasında, "mali disiplinin sürdürülmesi suretiyle global ekonomik risklerin etkin bir şekilde karşılanması, fiyat istikrarının sağlanması için para politikasına destek olunması, ekonomik istikrarın sürdürülmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamu ve özel sektör yatırımları artırılarak istihdamın ve verimliliğin artırılmasının' bulunduğunu kaydetti.
Unakıtan, bu amaçla belirlenen politika ve tedbirlerin süratle devreye sokulacağını bildirdi.
"Büyüme rakamları eskisi gibi devam etmez"
3 Mayıs, 2008 17:24:00 (TSİ) |
|
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ''Ekonomide stagflasyon, durgunluk olmaz, ama büyüme rakamları da eskisi gibi devam etmez'' dedi.
Ekonomide 2008-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Mali Çerçeve'yi (OVMÇ)açıklamak üzere Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Unakıtan, "ekonomide durgunluk yaşanması halinde, vergi gelirlerinde azalmanın nasıl önleneceği" yönündeki soru üzerine, vergi artışlarına gerek olmadığını söyledi.
Türkiye ekonomisinin çok dinamik bir ekonomi olduğunu, ama bir taraftanda gerçekçi olmak gerektiğini belirten Unakıtan, "Türkiye ekonomisinin büyüme rakamlarının ortalaması, Avrupa ülkelerinin üzerinde. Avrupa ülkeleri bizim beğenmediğimiz yüzde 4-5 büyüme oranlarını görseler, takla atarlar" dedi.
Unakıtan, "Ekonomide stagflasyon, durgunluk olmaz ama eski büyüme rakamları da olmaz. Dünyanın haline bak. Toz duman gidiyor. Ama durum da böyle devam etmez. Dünyada ekonomide gelişme başlayınca, bizdeki büyüme rakamları da tekrar eski haline gelir. Bütçede üç aylık sonuçlar, hedeflerin üzerinde. Ekonomideki durgunluk, vergi gelir hedeflerini etkileyecek düzeyde değil. Dünyadaki o sıkıntılar bizde yok. Telaş edecek, paniğe kapılacak bir durum yok" diye konuştu.
Unakıtan, enflasyondaki yükselme ile ilgili bir soru üzerine, ülkelerin üretimleri ile değerlendirdiklerini, gelişmiş ülkelerin üretimlerinin de yüksek olduğunu belirterek, "Üretim, üretim, üretim... Üretim oldukça enflasyonun negatif etkisi olmaz" dedi.
OVMÇ'de bütçe açığının GSYİH'ya oranında 2011'de bir yükselme beklendiği belirtilerek, bunun nedeninin sorulması üzerine Bakan Unakıtan, bütçe açığının GSYİH'e oranının önceden yüzde 11-12 olduğunu hatırlatarak, artık yüzde 1.3'ten yüzde 1.7'ye çıkarılınca bile dikkat çektiğini söyledi.
Finansman maliyetini azaltmak gerektiğini, vergide aracılık maliyetlerini azaltmanın vergi gelirlerinde azaltmaya neden olduğunu anlatan Bakan Unakıtan, asıl olanın Maastrich kriterlerindeki yüzde 3'lük oranı tutturmak olduğunu vurguladı.
Bakan Unakıtan, "Bütçe açıklarının GSYH'ya oranı yüzde 3'ün altındao lursa, korkulacak bir durum yoktur. Almanya'da Fransa'da bu oran bizden yüksektir" dedi.
OVMÇ'yi hazırlarken özelleştirme gelirlerinde ihtiyatlı bir yaklaşım sergilediklerini anlatan Bakan Unakıtan, ama bu konuda belirtilenden daha iyi bir performans göstereceklerine inandığını kaydetti.
"IMF olsa da olmasa da..."
Bakan Unakıtan, IMF ile uygulanan stand-by programları ile ilgili bir soru üzerine de "Şimdiye kadar uygulanan 17 stand-by programının hiçbirinin kötü yönetimden dolayı başarılı olmadığını" belirtti.
Kemal Unakıtan, "Biz, bizden önce yapılan programı devir aldık ve başarı ile sonuçlandırdık. Bir tane de biz program yaptık. O da başarılı oldu. Biz ekonomi programını öyle ele aldık ki, IMF olsa da olmasa da uygulayacaktık ve başarılı olduk. OVMÇ açıklanması, Türkiye'de istikrarın, mali disiplinin devam edeceğinin göstergesi. Artık 3 yıllık bütçe yapıp açıklıyoruz. Uzun vadeli adımların ortaya konulması çok önemli. Mali disiplin devam ediyor, yapısal reformlar yapılıyor. IMF olsa da olmasa da biz bu programı bütün ciddiyeti ile uygulayacağız. Asıl olan siyasi iradedir" ifadesini kullandı.