.

   
  Ahmet Taha ÇAĞLAR ESOGÜ
  14 Nisan 2008
 

"IMF İLE GENEL MUTABAKATA VARDIK"

ResimWASHINGTON - Deniz Arslan bildiriyor - Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile programın 10 Mayıs'a kadar devam edeceğini hatırlatarak, bundan sonrası için otomatik olarak ''program sonrası izlemenin'' devreye gireceğini, ardından ihtiyaç görülürse ''ihtiyati stand-by'' için görüşmelerin gerçekleştirilebileceğini bildirdi.
Washington'da IMF ve Dünya Bankası'nın bahar dönemi toplantılarına katılan Şimşek, ''Washington'da verimli birkaç gün geçirdik. IMF ile gözden geçirmede genel mutabakata vardık. Niyet mektubunun kendisi de kısa sürede ulaşmış olacak. IMF programını başarılı şekilde sonuçlandırmış olacağız. IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun da onaylamasını ümit ediyoruz'' diye konuştu.
IMF ile mevcut programın 10 Mayıs'a kadar devam edeceğini hatırlatan Şimşek, ''O tarihten sonrası için iki seçenek var. Birincisi, program sonrası izleme. Bu zaten otomatik olarak devreye giriyor'' dedi.
Bakan Şimşek, ''ihtiyati stand-By'' için görüşme gerektiğine işaret etti ve ''gerekli görülürse'' diyaloğun derinleştirileceğini kaydetti. Şimşek, ''karşılıklı oturup konuşacağımız bir dönem'' ifadesini kullandı.
IMF ile bundan sonraki döneme ilişkin sorular üzerine Şimşek, ''Bundan sonrası için biz her zaman, programı bitirelim ve Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre değerlendirelim dedik. Bitmeden zaten ikinciye geçilemez. Bu bir süreçtir. Bir program biter bitmez, hemen ikincisi başlamıyor. Zaman alır bu süreç'' diye konuştu.
''TÜRKİYE İLE MUTABAKATA VARILDI''
Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye'nin Stand-By düzenlemesinin yedinci ve son gözden geçirmesinin tamamlanmasına yönelik politikalar paketi konusunda Türk makamlarıyla mutabakata varıldığını bildirdi. IMF'den yapılan açıklamada, ''IMF heyeti, Türkiye'nin IMF ile olan Stand-By düzenlemesinin yedinci ve sonuncu gözden geçirme döneminin sonuçlandırılmasını hedefleyen bir politikalar paketi konusunda Türk makamlarıyla, daha sonra gözden geçirmek üzere geniş bir mutabakata vardı. Gözden geçirmenin tamamlanmasıyla birlikte, Türkiye'ye 3.7 milyar dolar serbest bırakılacak''denildi.

 NEW YORK BORSASI DÜŞÜŞLE KAPANDI
New York menkul kıymetler borsası günü düşüşle kapadı. Borsanın temel göstergesi Dow Jones 23,36 puan kayıpla 12,302.06 puana gerilerken, teknoloji endeksi Nasdaq 14,42 puan düşerek günü 2,275.82 puandan kapattı.
   14.04.2008 - 23:47:00 arkadaşıma gönder
 EKER: ATÇILIK SEKTÖRÜ HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULACAK
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, atçılık sektörünün Türkiye'de hak ettiği değeri bulacağına inandığını, bunun için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
   14.04.2008 - 23:43:00 arkadaşıma gönder
 ŞİMŞEK: IMF İLE GENEL MUTABAKATA VARDIK
Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile programın 10 Mayıs'a kadar devam edeceğini hatırlatarak, bundan sonrası için otomatik olarak ''program sonrası izlemenin'' devreye gireceğini, ardından ihtiyaç görülürse ''ihtiyati stand-by'' için görüşmelerin gerçekleştirilebileceğini bildirdi.
   14.04.2008 - 23:02:00 arkadaşıma gönder

 



Paranın patronları gıda krizi için devrede

 

14 Nisan, 2008 08:35:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Uluslararası Para Fonu IMF, kıtlık uyarısı yaptı. Dünya Bankası da yeni bir aksiyon planının hayata geçirilmesi gerektiğini duyurdu.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası Kalkınma Komitesi toplantılarına katılan yetkililer, artan gıda fiyatları konusunda acil önlem alınması gerektiğini, sorunun birkaç ay bile beklemeye tahammülü olmadığını bildirdi.
 
Toplantılar sonunda düzenlenen basın toplantısında, bazı ülkelerdeki ayaklanmaların daha da genişleyebileceğine dikkat çekildi.

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gıda fiyatlarındaki hızlı yükselişin yoksul ülkelerde 100 milyon insanı açlığa mahkum edebileceğini söyledi.

Zoellick, yoksul ülkelerdeki yardıma muhtaç insanlara gıda sağlamak için daha fazla yardım ve küçük çiftçilere destek çağrısında bulundu.

Zoellick, "Taslak analizlere dayanarak, son üç yılda gıda fiyatlarının ikiye katlanmasının geliri düşük ülkelerde 100 milyon insanı açlığa itebileceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu.

Zoellick, hükümetlerden, BM Dünya Gıda Programı'na (WFP) 1 Mayıs'a kadar ihtiyacı olan 500 milyon dolarlık acil yardım taahhütlerini hızla yerine getirmesini istedi.

Zoellick, "Hükümetlerin mümkün olan en kısa sürede verdiği sözlere uyması ve diğerlerinin yeni taahhütlerde bulunmaya başlaması önemli. WFP'nin bu çağrıyı yaptığından beri fiyatlar daha fazla yükseldi, bu yüzden hükümetlerin hızlı hareket etmesi zorunlu" dedi.

Gıda fiyatlarının yüksek olması nedeniyle Haiti'de hükümetin ölümlere yol açan ayaklanmalardan sonra hafta sonu düşmesi ve yağmalamaların, acil uluslararası eylemin önemine işaret ettiğini söyleyen Zoellick, Dünya Bankası'nın Haiti'ye gıda programları için ek olarak 10 milyon dolar yardım bağışladığını belirtti.

Zoellick, Dünya Bankası Kalkınma Komitesi'nin, yoksul ülkelerde tarımsal üretimi desteklemeyi ve küçük çiftçilere yardımcı olmayı amaçlayan "Küresel Gıda Siyaseti için Yeni Sözleşme" önerisini onayladığını da belirtti.

Robert Zoellick, sorunu haziranda yapılacak G-8 zirvesinde gündeme getireceğini söyleyen İngiltere Başbakanı Gordon Brown'a da karşı çıktı.

Dünya Bankası Başkanı, "Çok geç kalınmış olur. İçtenlikle söylemek isterim ki o kadar bekleyemeyiz" dedi.

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn da, gıda fiyatlarındaki yükselişin sürmesi durumunda, yüzbinlerce kişinin kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğini söyledi.

Bu arada Fransa Tarım Bakanı Michel Barnier, BFM Radyosu'na yaptığı açıklamada, yükselen gıda fiyatlarını düzenlemek ve spekülasyonu önlemek için hükümetlerin harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

İnsanlar için yiyeceğin piyasa kurallarının ve uluslararası spekülasyonun merhametine bırakılamayacağını ifade eden Barnier, Avrupalıların kendilerine bunu bütün uluslararası organizasyonlarda sorması gerektiğini kaydetti.

Hindistan Maliye Bakanı Palaniappan Chidambaram da yükselen gıda fiyatlarının, toplumsal ayaklanmaların yayılması tehlikesi yarattığını belirtti.

Chidambaram, "fiyat sarmalı" konusunda küresel bir oydaşma sağlamak üzere acele edilmemesi halinde, birkaç ülkedeki toplumsal ayaklanmanın tüm dünyaya yayılacağını, gelişmiş veya diğer ülkeler ayrımı olmaksızın tüm ülkelerin bir şekilde bundan yara alacağını kaydetti.

Hintli Bakan, fiyatlardaki bu "insafsızca" yükselişin tersine çevrilmesi için "acil önlem" gerektiğini vurguladı.

Artan gıda fiyatları

Gıda fiyatları son aylarda artan talep, bazı ülkelerde olumsuz hava koşullarının rekolteyi düşürmesi ve biyoyakıt için ürün yetiştirilmesine kullanılan arazinin artması yüzünden hızla yükseldi.

Temel gıda ürünleri buğday, pirinç ve mısır fiyatlarının yükselmesinin son üç yılda tüm gıda fiyatlarının yüzde 83 artmasına yol açtığını belirten Dünya Bankası'na göre, geçen yıl buğday ve pirinç fiyatları iki kattan fazla arttı.

Ekonomi kanalı Bloomberg'e göre, Mart 2007-Mart 2008 döneminde mısırın fiyatı yüzde 31, pirinçin fiyatı yüzde 74, soyanın fiyatı yüzde 87 ve buğdayın fiyatı yüzde 130 yükseldi.

Gıda ile enerji fiyatlarındaki hızlı yükseliş Haiti, Mısır, Endonezya, Bangladeş, Fildişi Kıyıları, Etiyopya ve Filipinler'de ayaklanmalara ve protestolara yol açtı.

Pirinç fiyatlarının yükselmesi

Çin, Hindistan, Vietnam ve Mısır gibi dünyanın önde gelen pirinç üreticisi ülkeler stoklarını korumak ve enflasyonun yükselmesini önlemek için pirinç ihracatına kısıtlama getirirken, bundan en fazla etkilenen ülkelerin başında Bangladeş, Filipinler ve Afganistan geliyor.
 
Pirinç fiyatları, kötü hava koşulları yüzünden rekoltenin düşük olması, nüfusun ve gelirin arttığı bazı pirinç ithalatçısı ülkelerde talebin artması, fiyatların daha fazla yükseleceği beklentisiyle, spekülatif amaçlı stok yapılması ile stokların düşük olması ve uzun dönemli tarımsal yatırıma sahip olunmaması nedeniyle yükseliyor.

Asya ülkelerinde durum
 
BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, dünyanın en büyük pirinç üreticisi Çin'de tüketiciler gelirleri yükseldiği için daha az pirinç tüketiyor. Çinliler pirinç yerine et ve süt ürünleri tüketimine yöneliyor.
 
Ancak, gıda enflasyonu nedeniyle sosyal ya da siyasi tansiyonun yükselmesinden endişe eden hükümet, tüketicilerini korumak için pirinç ihracatına bazı kısıtlamalar getirdi.

Çin Başbakanı Wen Jiabao, ülkesinin, 1.3 milyardan fazla nüfusunu beslemek için pirinç ihtiyacını giderebilecek kapasiteye sahip olduğunu ve 40-50 milyon ton pirinç stoku bulunduğunu söyledi.

Çin'den sonra ikinci büyük pirinç üreticisi Hindistan'da pirinç, 1 milyardan fazla nüfusun yüzde 65'inin temel gıdası konumunda bulunuyor. Yetkililer, Hindistan'ın nüfusunu beslemek için yeteri kadar rezervi bulunmasından ötürü henüz bir kriz olmadığını söylese de hükümet, artan gıda fiyatlarını engellemek için pirinç ihracatını yasakladı.

Bangladeş'de pirinç fiyatlarının yükselmesi nedeniyle insanlar, 1974'deki kıtlıktan bu yana en kötü gıda sıkıntısıyla karşı karşıya bulunuyor. Geçen yıl ücretlerin artmadığı, ancak gıda fiyatlarının ikiye katlandığı ülkede yüzlerce yoksul aile günde bir öğünle yaşamaya çalışıyor ve bütçelerinin yüzde 70-80'ini gıdaya harcıyor.

Hükümet 2.6 milyon insana pirinç yardımında bulunuyor ve bazı ailelere düşük fiyatla pirinç veriyor.

ABD Tarım Bakanlığı'na göre, bir zamanlar pirinçte kendi kendine yeten Filipinler, geçen yıl Nijerya, Endonezya ve Bangladeş'in önünde dünyanın en fazla pirinç ithalatçısı ülke oldu. Son 20 yılda sulak arazilerinin yarıya yakınını kaybeden ve hızla kentleşen ülkede hızla büyüyen nüfusun iç talebi artırmasıyla pirinç fiyatları da yükseldi.

Ülkede pirinç stoklarının düşük olması nedeniyle, hükümet pirinç ithalatını garanti altına almak için Vietnam ile bir anlaşma imzaladı, Tayland ile anlaşmaya çalışıyor.

Dünyanın en büyük pirinç ihracatçılarından Tayland'da, pirinç ihracatına şimdilik bir kısıtlama getirilmezken, hükümet pirinç ihracatını sınırlamayı düşündüğü haberlerini reddediyor.

Enflasyonu önlemek için pirinç stoklarından 2.1 milyon tonu piyasaya süren hükümet, ayrıca herhangi bir sıkıntıya girilmemesi için ihracatçılara en az 500 ton pirinci bir kenara koyma kuralını uygulayacağını belirtiyor.





Tüzmen: "ABD ile ihracatta gerileme var"

 

14 Nisan, 2008 09:40:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye'nin dünyada en çok ithalat yaptığı ülkelerden birinin ABD olduğunu, ancak ihracatta aynı düzeyin tutturulamadığını ve bu yıl gerilemeyle karşılaşıldığını söyledi.

Amerikan-Türk Konseyi (ATC) 27'nci konferansına katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Washington'a giden Tüzmen, ATC katılımcıları için Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde verilen resepsiyona katıldı.

Tüzmen, "ABD ile ticaret hacminde artış olmakla beraber, bu, daha çok bizim yaptığımız ithalattan kaynaklanan bir artıştı. İhracatta ise gerileme var" dedi.

Tüzmen, ihracattaki gerilemenin altında yatan nedenler arasında Türk lirasının aşırı değerlenmesi, doların uluslararası piyasalarda ve Türkiye'de çok düşük bir para birimi haline gelmesi, ABD'nin ithalatını, özellikle tekstil alanında, ağırlıklı olarak Uzak Doğu'dan temin etmesi ve antidamping soruşturması yüzünden ABD'ye demir-çelik ihracatındaki azalmayı saydı.

Tüzmen, "ABD gibi büyük bir ülkede bu kadar düşük, küçük bir pazar payı olmasını, daha önce eyaletler bazında bir çalışmayla aşmaya çalışmıştık. Ürün çeşitlemesini sağladık, fakat belli alanlarda ciddi ürünlerimiz var. O ürünlerin aynı şekilde devam etmesi lazım" dedi.

Tüzmen, bu ürünler arasında tekstil, konfeksiyon ve mücevheri saydı.

Ayrıca GPS sisteminden Türkiye'nin daha fazla yararlanmak istediğine işaret eden Tüzmen, temasları çerçevesinde, ABD'de bakanlık statüsü taşıyan ABD Ticaret Temsilciliği'nin (USTR) başında bulunan Susan Schwabile de bir araya gelerek Türkiye-ABD ticaretini görüşeceğini kaydetti.

ATC konferansında bir konuşma yapması beklenen Tüzmen, ABD için, "Benim için, dünyanın en büyük pazarından yararlanabilmek önemli. Dünyanın en büyük ithalat yaptığımız ülkelerinden bir tanesi ABD. İhracatta da, aynı şekilde, bir yere götürmeye çalışıyoruz" diye konuştu. 








"İDO ve İGDAŞ'tan 10 milyar $ gelir bekliyoruz"

 

14 Nisan, 2008 15:49:00 (TSİ)
 

 
Orada Neler Oluyor ?

Kameranızı çıkartın, görüntüleri çekin fotoğraflarınızı, videolarınızı ve haberlerinizi CNN Türk için Haberim'e gönderin, yayınlayalım.
Video, fotoğraf veya hikayenizi göndermek için tıklayın.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, belediyeye bağlı şirketlerden İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş (İGDAŞ) ve İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş'nin (İDO) satışı için hazırlık yaptıklarını ve 10 milyar dolar gelir beklediklerini söyledi.

Topbaş, KİPTAŞ'ın Maltepe 2'nci etap konut satış kampanyasını başlattıktan sonra basın mensuplarının çeşitli sorularını cevaplandırdı.
 
Topbaş, İGDAŞ ve İDO'nun satışıyla ilgili sorular üzerine, ilk aşamada İGDAŞ'ın satışı için hazırlık yaptıklarını, ona paralel olarak İDO'nun satışını düşündüklerini, diğer şirketleri de halka açma şeklinde özelleştireceklerini kaydetti.
 
Bu şirketlerin hangi oranda satılacağına henüz karar vermediklerini belirten Topbaş, "Bunların yüzde 100 mü, yüzde 60-70'i mi satılacak, onları değerlendireceğim ama en az bir 10 milyar dolar almak istiyorum. 10 milyar dolar aldığım takdirde, bir daha ki döneme İstanbul'da takriben inşaatı devam edenlerin dışında 100-150 kilometrelik metro hattının yapımına başlayabiliriz" dedi.
 
"Bu da İstanbul'da 2023'e gitmeden, ulaşımda ciddi bir çözüm getirebileceğimizi gösterir. Hedefim de o" diyen Topbaş, "Sarıyer'e, Beykoz'a, Silivri'ye metro ile gidebilmek... Önümüzdeki dönem bitirebilir miyiz bunun çalışmalarını yaptırıyorum. Bunun için de en az 10 milyar dolar civarında kaynağa ihtiyaç var" diye konuştu.
 
Topbaş, "Nasip olursa seçim sonrası hemen bunların satışlarını yapabilmek, aradan 2-3 ay geçtikten sonra da ihale şartnamelerini hazırlayıp, metrolarla ilgili ihaleye girmek... Arkadaşlarımdan bu yönde çalışma yapmalarını istedim" dedi.

"Sama Dubai'nin para yatırmasını bekliyoruz"

Topbaş, İETT'nin Levent'teki arazisini satın alan, ancak bedelini yatırmayan Sama Dubai Gayrimenkul A.Ş'nin bu bedeli yatırmasını beklediklerini de belirterek, "Ciddi bir rakam bu. Bu rakamı yatırırken insanlar tedirgin olmak istemiyor. Yargıya intikal etmiş ve bunun sonuçlanmasıyla ilgili beklentileri olan insanlar. Biz onların rahat olmalarını, bunun arkasında durduğumuzu hep defalarca söyledik. Zannediyorum ki olumlu bir netice alacağız" diye konuştu.

"Yatırımlar durmadı, ancak yavaşladı"

Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ödemelerde sıkıntı yaşayıp yaşamadığı yönündeki bir soruya da, "Birazcık var. Dengeli gidiyoruz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmaya çalışıyoruz. Mümkün olduğu kadar müteahhitleri mağdur etmemeye dikkat ediyoruz" dedi.
 
Topbaş, maddi sıkıntı nedeniyle yatırımların durmadığını, ancak yavaşladığını bildirdi.
 
Yeni yılla birlikte iç borçlanma yetkisi aldıklarını belirten Topbaş, "İç borçlanmalarla, yani şirketlerimizden alacağımız desteklerle bu yatırımlar hızlı bir şekilde devam edecek. Hiçbir problem olmayacak. El Maktum parayı yatırırsa daha rahat ederiz. Ancak yatırmazsa da devam edeceğiz. Biraz gecikenler var. İç borçlanmayla bunu çözüyoruz. Şirketlerimizden para alarak bunu telafi etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.
 
 
  Bugün 57 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol