ATV-SABAH SATIŞINA ONAY |
İSTANBUL - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğüne ilişkin satışı onayladı.
TMSF'den yapılan açıklamada, Fon Kurulunun 5 Aralık 2007 tarihinde gerçekleştirilen ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğü İhalesi sonucunu, gerekli izinlerin temini amacıyla, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Rekabet Kurumu (RK) Başkanlığına 6 Aralık 2007 tarihinde yazılı olarak bildirdiği hatırlatıldı.
Açıklamada, ''RTÜK ile RK Başkanlığından yazılı onayların Fona ulaşmasının ardından bugün toplanan Fon Kurulu, ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğü'ne ilişkin Satış Komisyonu Kararını onaylamıştır'' denildi.
Açıklamada, Fon Kurulu kararı ile, ihale bedeli olan 1,1 milyar doların ödenebilmesi için alıcı şirket Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık AŞ'ye 60 gün süre verildiği bildirildi.
|
 |
NEW YORK BORSASI DÜŞTÜ |
New York Borsası'nda Dow Jones ve Nasdaq endeksleri günü düşüşle kapattı. Dow Jones, 142,96 puan kayıpla 12,284.30 puana inerken, Nasdaq da 27,32 puan düşerek 2,299.78 puandan günü tamamladı.
21.02.2008 - 23:45:00  |
 |
SABANCI: HAVADA SERBEST REKABET VAR MI? YOK |
Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, havayolları şirketleri açısından rekabet konusunu değerlendirirken, ''Havada serbest rekabet var mı? Yok'' dedi.
21.02.2008 - 20:48:00  |
 |
DIŞİŞLERİ BAKANI BABACAN'IN MOSKOVA ZİYARETİ |
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın, Rusya'nın başkenti Moskova'daki temaslarında özellikle ekonomik ilişkiler ve enerji konusu ağırlıklı olarak ele alındı. Edinilen bilgiye göre Al Babacan, Moskova'daki görüşmelerinde, Samsun-Ceyhan projesine, Ceyhan'a sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisleri inşasına, yeraltı gaz depolama konusuna ve nükleer santral ihalelerine Rusya'nın katılımına yönelik isteklerini dile getirirken, Rus makamların da bu alanlarla ilgilendiği öğrenildi.
21.02.2008 - 19:50:00  |
"Risklerin artacağı bir döneme girdik"
21 Şubat, 2008 11:01:00 (TSİ) |
|
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Ali Kibar, ''Risklerin ve daha önemlisi risk algılamasının arttığı, artacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz'' dedi.
Kibar, TÜSİAD'ın hazırlattığı Kurumsal Risk Yönetimi başlıklı raporun tanıtımı dolayısıyla düzenlenen "Kurumsal Risk Yönetimi ve 2008 Yılı Risk Öngörüleri" konulu seminerde konuştu.
Dünya ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Kibar, 2007 yılına ait verilerin, son yıllarda istikrarın getirdiği büyüme döneminin artık sonuna gelinmiş olunduğunu gösterdiğini söyledi.
Kibar, 2007'nin kriz sonrasında sağlanan istikrar ortamının getirdiği yüksek büyüme sürecinin son yılı olduğunu, 2008'e girildiğinde ise ekonomik göstergelerdeki bozulmanın yanı sıra uluslararası piyasalardaki koşulların da değişmiş olduğunu gördüklerini belirtti.
Kibar, "Artık dünya ekonomisi, gelişmekte olan ekonomilerin yüksek performans göstermesine elverişli olmaktan çıkmıştır. Uluslararası finansal piyasalarda başlayan dalga, reel ekonomiyi de tehdit etme noktasına gelmiştir. Bu sebeple, risklerin ve daha önemlisi risk algılamasının arttığı, artacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz" dedi.
"Risk algısının arttığı dönemler, finansal piyasaların çok daha seçici, çok daha titiz davrandığı dönemlerdir. Ekonomik kırılganlıkların, ertelenen reformların bedelinin daha yüksek olduğu dönemlerdir" diyen Kibar, "Böyle dönemlerde, istikrarlı siyasete ve ekonomiye sahip, verimliliği ve rekabeti destekleyen, uygulamalarını tamamlamış ve risk yönetimi yapabilen ekonomilerin diğerlerine göre daha az zararla çıkacağı muhakkaktır" diye konuştu.
Kibar, söz konusu zararları en aza indirgemek için hükümetler gerekli ekonomik önlemleri almakla yükümlü olsalar da, doğru risk algılamasını şirket kültürünün bir parçası haline getirmenin ve belirlenmiş olan bu politika çerçevesinde faaliyette bulunmanın şirketlerin yükümlülüğünde olduğunu söyledi.
Risk ve iş hayatı
Ali Kibar, riskin, iş hayatının ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade ederek, kurumların hissedarlarına mümkün olabilen en yüksek değeri sağlayabilmelerinin, faaliyet göstermekte oldukları tüm iş kollarında karşı karşıya olunan risklerin doğru bir şekilde yönetilmesiyle mümkün olabileceğini kaydetti.
Kurumların karşılaştıkları her fırsatın beraberinde riskleri de içerdiğini, bu nedenle kurumların sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşmalarında riskleri etkin bir şekilde belirlemenin, ölçmenin ve yönetmenin son derece önemli bir etken olduğunu vurguladı.
Son zamanlarda yaşanan birçok olumsuz örnekte olduğu gibi artan rekabet koşullarının, risk-kazanç dengesinin iyi kurulamadığı kurumlar üzerinde yok edici etkiler doğurabildiğini ifade eden Kibar, gelir yaratmak yönünde yaşanan bu zorlu ortamın kurumlara, gelirlerini artırmak kadar maliyetlerini ve kayıplarını da azaltarak kazançlarını optimize etmelerinin ne derece önemli olduğunu hatırlattığını söyledi.
Kibar, "Bu sebeple, birçok şirket artık riski stratejik bir araç olarak görmeye ve riski sistematik olarak yöneterek rekabet edebilme güçlerini sağlamlaştırmaya başlamıştır. Şirketin hedefleri çerçevesinde belirli olayların ya da koşulların tanımlanması, sonuçlarının öngörülmesi ve bunlara karşılık bir strateji geliştirilmesi, artık günümüz iş dünyasında sürdürülebilir başarıyı sağlamak için şart olmuştur" diye konuştu.
"Kurumsal risk yönetimi, iş dünyasının riske bakış açısını değiştirmekte"
Ali Kibar, kurumsal risk yönetimi uygulamalarının, fırsatların yakalanması ve doğru kullanılması için şirketler için en etkin araç olduğunu vurgulayarak, kurumsal risk yönetimi, kurumsal değeri maksimize etmek için kritik riskleri tanımlayan, bunların etkilerini hesaplayan ve kurumun stratejileri, insan kaynakları, iş süreçleri ve teknolojik imkanları arasında bir denge sağlayan ve çözüm üreten bir süreç olduğunu belirtti.
Bu anlamda, kurumsal risk yönetiminin iş dünyasının riske bakış açısını değiştirdiğini, daha sistematik ve öngörülebilir hale getirdiğini ifade eden Kibar, tüm şirketlerin zaman zaman belirsizlik ile karşılaştığını, sorumlu yöneticilik anlayışı çerçevesinde şirketlerin paydaşlarını belirsizlik içinde dahi değer kaybına uğratmaması ve daha fazla değer yaratmak için gayret göstermesinin önemli olduğunu vurguladı.
Kibar, "Belirsizlik, değer kaybına neden olması ya da değer yaratması açısından, hem risk hem de fırsatlara yol açabilmektedir. İşte kurumsal risk yönetimi belirsizliğin yönetilmesini, risk ve fırsatların beraber görülmesini sağlamakta ve böylece yönetimin değer yaratma kapasitesi artıran bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır" diye konuştu.
Kibar, yeni ekonomik düzende yatırımcıların, yeni yatırım yapacakları, finansörlerin kredi sağlayacakları, yabancı sermaye sahipleri ortak olacakları, sigortacıların mallarını sigorta edecekleri kurumlarda finansal performansın yanı sıra risklerin ne derece etkin yönetildiği sorularını açık bir şekilde sormaya başladığını, bu bağlamda, düzenleyici kurumlar ve derecelendirme kurumları için kurumsal risk yönetiminin ayırt edici bir unsur haline geldiğini söyledi.
Türk ticaret hayatında ve iş dünyasında bu standartlara uyum için kurumsal risk yönetimi anlayışının hızla yerleşmesi gerektiğini vurgulayan Kibar, şirketler için yatırım, kazanç, fırsat, rekabet avantajı ve büyüme kavramları arasında başarılı bir denge oluşturmanın hayati önem taşıdığını, her sektörün kendi alanını ilgilendiren riskleri bilmesi ve bu risklere karşı önlem alması, zincirin halkalarının kopmadan devamı için zorunlu olduğunu, günümüz piyasa koşullarının ancak ileriyi görebilen ve yönetebilen şirketleri ayakta bırakacağını söyledi.
Petrol 100 doların üzerinde, altın rekorda
21 Şubat, 2008 11:39:00 (TSİ) |
|
Petrol ve altının yükselişi durmuyor. ABD ham petrolü üç gündür 100 doların üzerinde. Petrol fiyatları bugün de 101 doları aşarak yeni rekorunu kırdı. Altın da yeni zirvesinde.
Petrol fiyatları yılın başında ABD ekonomisinde durgunluk endişelerinin alevlenmesiyle 86 dolara kadar geriledi.
Ancak Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı'nın (OPEC) petrol üretimini azaltacağı söylentileri ile yeniden yükselişe geçti. Petrol bu kez talepten değil, arz kaygılarıyla yükseliyor.
"Dünya ekonomisi yavaşlayacak" korkusuna rağmen petrol fiyatları yeniden 100 doları aştı. Çin ve Hindistan'da büyümenin ve dolayısıyla talebin sürmesi de petrol fiyatlarında yükselişin bir başka nedeni oldu.
Güvenli liman olarak görülen altın da yeni zirvesinde. Altının onsu 947 doları aşarak yeni rekorunu kırdı.
|
|
Enflasyon beklentisi yüzde 6.54'e yükseldi
21 Şubat, 2008 17:29:00 (TSİ) |
|
Merkez Bankası (MB) tarafından düzenlenen beklenti anketine göre, yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 6.54'e yükseldi.
Merkez Bankası, şubat ayı ikinci dönem beklenti anketi sonuçlarını açıkladı.
Yıl sonu cari işlemler dengesinde meydana gelecek açık beklentisi, 41 milyar 856.3 milyon dolara çıktı. Cari açık beklentisi 40 milyar 783.2 milyon dolar düzeyindeydi.
İki ay sonrasına ait Tüketici Fiyatları Endeksi'nde (TÜFE), şubat ayının ilk anketinde yüzde 0.74 olan beklenti, son anketinde yüzde 0.75'e çıktı.
Dönemler itibarıyla beklentiler, yüzde 6.47 olan yıl sonu TÜFE yüzde 6.54'e yükselirken, 12 ay sonrasının yıllık yüzde 6 olan TÜFE'de yüzde 5.99'a geriledi.
Yüzde 0.60 olan gelecek ayın TÜFE beklentisinde değişiklik olmazken, cari ay TÜFE beklentisi yüzde 0.54'den yüzde 0.55'e, 24 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi de yüzde 5.17'den yüzde 4.20'ye çıktı.
Gelecek 3'üncü ayın altı aylık hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 15.93'den yüzde 16.01'e, gelecek 12'nci ayın altı aylık hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 14.83'den yüzde 14.84'e yükseldi.
Gelecek 3'üncü ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi tahvil ihalesi bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 16.02'den yüzde 16.18'e, gelecek 12'nci ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi tahvil ihalesi bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 14.87'den yüzde 14.88'e çıktı.
Kur beklentisi
Ay sonu dolar kuru beklentisi, şubat ayının son anketinde 1.1936 YTL'den 1.2013 YTL'ye, yıl sonu dolar kuru beklentisi de 1.2865 YTL'den 1.2881 YTL'ye yükseldi. Gelecek 12 ay sonunda dolar kuru beklentisi ise 1.3071 YTL'den 1.3152 YTL'ye çıktı.
Şubat ayının ilk anketinde yüzde 4.8 olan cari yıl sonu Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) büyüme beklentisi ise yüzde 4.7'ye, gelecek yıl sonu yıllık GSMH beklentisi yüzde 5.1'den yüzde 5'e geriledi.